Kentsel Dönüşümün Amacı

Kentsel dönüşüm yasası sayesinde deprem riski altında bulunan bölgelerin dönüşümü amaçlanmaktadır. Yasayla ayrıca, riskli sınıfa giren yapıların da dönüşümleri desteklenmektedir. Böylece daha refah, güvenli ve huzurlu yaşam alanlarının tesis edilmesi hedeflenmektedir. Modern şehirler inşa etmek için uygulamaya konulan kentsel dönüşüm yasasıyla birçok ilde çarpık kentleşmenin doğurduğu sonuçlar ortadan kaldırılacaktır.

 

 

KENTSEL DÖNÜŞÜME NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?

Ülkemizin deprem kuşağı içerisinde yer alması birçok bölgesinin depremin acı gerçekleriyle yüzleşmesine neden oldu. Batıdan doğuya doğru gidildiğinde gerçekleşen birçok depremde mal ve can kayıplarının yaşattığı acılar ve ekonomik buhranlar tüm millet tarafından sineye çekildi. Bu kötü tecrübelerin en sonuncusunu Van’da gerçekleşen depremde yaşadık ve bu tür hadiselerin bir daha tekrarlanmaması için devlet seferberliği başlatıldı. 6306 sayılı kanunla hayatımıza giren kentsel dönüşüm kavramının temel amacı ve avantajları, deprem kuşağında bulunan ülkemizde bir daha acı kayıpların yaşanmamasına yöneliktir. Bu kapsamda;

  1. Kentsel dönüşüm alanlarının belirlenerek, daha modern yaşam alanlarının ortaya çıkması için çalışma başlatmak,
  2. Depreme dayanıklı olmayan yapıların yıkılması sağlanarak güvenli yapıları ortaya çıkarmak,

Kentsel dönüşüm çalışmalarının iki ana gayesini oluşturmaktadır.

Kentsel dönüşümü teşvik etmek amacıyla mal maliklerine sunulan avantajlar da kentsel dönüşüm projesini herkes için yararlı hale getirmektedir. Her ne kadar kentsel dönüşümle alakalı bilinçlilik tam olarak milletimizce kabul görmese de, bu yönde yapılan bilgilendirme toplantıları ve seminerler sayesinde depreme karşı güvenli olmayan yapıların kentsel dönüşüm projesi kapsamında yenilenmesi için başvuruda bulunan bina sahiplerinin sayısı artmaktadır.

Bu durum, depremlerin zamanla acı gerçekleri doğuran bir afet halinden çıkarak, doğada gerçekleşen bir olay gibi algılanmasına zemin hazırlayacaktır. Bugün depremde yaşanan can ve mal kayıplarının ana sebebinin depreme dayanıksız inşa edilen gelişigüzel yapılar olduğu hatırlandığında, depremin doğrudan bir problem olmadığı ve yanlış şehirleşmeden kaynaklandığı çok daha çabuk anlaşılacaktır. Ülkemizde, depremden kaynaklanan can ve mal kayıplarının bir daha yaşanmamasına yönelik atılan kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlanarak, tüm riskli alanlara yayılmasının sağlanması halinde, depremin yarattığı endişelerin gelecek nesillere aktarılmasının önüne de geçilmiş olacaktır.